• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Tavsiye ve Teşekkürler
Site Haritası

Olumlu Evlilik İlişkileri Depresyonu Önlüyor

Olumlu Evlilik İlişkileri Depresyonu Önlüyor
 Olumlu evlilik ilişkileri depresyonu önlüyor.       Memnuniyet vermeyen ilişkilerin sonuçları vardır. Evlilik ilişkisinde çiftlerin hoşnutsuzluğunun duygusal ve fiziksel sonuçlarının olması kaçınılmazdır. İlişkinin kalitesi, ilişkinin içindeki kişilerin psikolojik ve duygusal sağlığını etkiler. Kişilerde depresyon, anksiyete, alkol bağımlılığı vb. sonuçlara yol açabilir.
      Sorunlu ilişkilerde kadınların depresyona girme oranı erkeklere göre hatırı sayılır derecede daha fazladır. Kısacası sorunlu bir ilişkide ilk etkilenen kişi kadındır. Bu memnun etmeyen bir ilişkiden erkeğin etkilenmediği anlamına gelmez. Bu evlilik ilişkisinde kadının erkeğe göre ilişkiye daha çok yatırım yapan kişi olması nedeniyle böyledir. Bu kadın ve erkeğim doğasından kaynaklanan nedenlerle ilgilidir . Kadın soyun devamı ve çocukların korunması için güvenli bir alana ihtiyaç duyar. 
 
      Yapılan araştırmalarda sorunlu ilişkilerde sorunsuz ilişkilere göre kalp şeker vb. fiziksel hatalıkların bile daha çok ortaya çıktığı anlaşılmıştır. Çünkü insan canlısı fiziksel sosyal ve duygusal yönleri ile bir bütündür. Bu parametrelerden birinde sıkıntı çıkması insanı hem fiziksel hem de duygusal ve hem de sosyal yönlerden etkiler

      Sağlığımızı korumak için ya mutlu olacağımız birini bulmamız ya da ilişkilerimizde var olan sorunu çözmemiz gerekiyor.


Peki sorunlu evlilik ilişkileri kişinin duygusal sosyal sağlığını nasıl etkiler?

      Normal şartlarda ve koşularda partner destek olur. Sorunlu ilişkilerde bağlar zayıflar, duygu söylenmez. Partnerden destek gelmez. Kişinin özgüveni zayıflar, cinsellik azalır. Çocuk varsa ona annelik, babalık yapmak zorlaşır. Her iki partner de bunu hissederse evin içinde gerginlik artar. Evin içinde hiçbir şey yolunda gitmez. Var olan sorunlar sanki büyüteçle bakıyorlarmış gibi çifttin gözünde gittikçe büyümeye başalar. İlk önce kadın sorunu daha fazla hissetmeye başlar ve giderek depresyona girer.

      Kişi depresyona girince yetenekleri ve becerileri zayıflar. Bu aşamadan sonra çift çatışmadan söz etmez olur. Ancak çatışma çözülmüş değildir. Çocuklar varsa çocuklara iyi bakım ve rehberlik edilemez olur. Depresyona giren çift üyesinin ilaç kullanması kişilerin bir kısmında cinsel dürtüleri zayıflatabilir. Çiftin duygusal etkileşimi zayıfladığı için ilişki giderek soğumaya başalar. çift üyelerinden her biri diğerinin psikolojik ihtiyaçlarını karşılayamaz olur. Oysa bir evlilik ilişkisinde ilişki memnuniyetini belirleyen en önemli etken eşlerin birbirlerinin psikolojik ihtiyaçlarını karşılayıp karşılamadıklarıdır. Ve tambu noktada çiftin ilişkisinde kısır bir döngü oluşur. Çiftin tedavisinin yapılması tam bu aşamada çok önemli. Depresyon insanı günlük hayattan uzaklaştıran en önemli etken.

      Depresyon kendisi cinsel isteği azaltır. Anti Depresanlar durumu değiştirmez. Evlilik terapisti ile çift bu durumu konuşmaz üzerinde çalışmazsa sorun giderek büyür. Giderek kısır döngü derinleşir.

Peki neden ilişkiler bozuluyor?

      Her şeyin olduğu gibi kadınla erkek arasında olan ilişkininde gelişim aşamaları vardır. Ve bu gelişim aşamalarının kendine özgü özellikleri var. İnsanlar tanışır, birbirinden hoşlanır yavaş yavaş ilişki oluşur. Sonra evlenmeye karar verirler. Sonra çocukları olur. Sonra çocuklarını büyütürler ve giderek yaşlanma aşamasına doğru yol alırlar.
Çift ilişkisinde bu aşamalara baktığımızda ilişkinin dokusunda pek çok değişiklik oluyor. İlişkinin her aşamasında çift farklı bir sorunla karşılaşıyor. Çözemezlerse çatışma çıkıyor.

      İnsanlar severek evleniyorlar. Önce romantik ilişki başlar. Tutku ve isteme bu dönemdeki ilişkinin tipik özelliğidir. Genellikle romantik ilişki çok uzun sürmez. Belki romantiklik vardır ama heyecan azalır ve tutku silikleşir. Giderek sevgi ve güven ön plana geçer. İlişkinin bu aşamasında güven, sevgi ve hoşgörü artmıştır. Bu nedenle çiftlerle çalışırken onların birbirlerine toleranslarının artmasına özen gösterilmelidir. Diğer taraftan çift üyeleri kadın ve erkeğin beyninin farklı çalıştığını daima akıllarında tutarak birbirlerine muamele etmelidirler.
      İşin doğrusu romantik biri ile evlenmek ilişkinin iyi yürüyeceği anlamına gelmez. Romantiklik geçici bir olgu olduğu için benzer karakterlerde birisi ile evlenmek evladır.
Genç ve yaşlı çiftlerin ve de orta yaşta olan çiftlerin problemleri birbirinden farklıdır. Çiftler evlilik terapisi istiyor, ilişkimiz iyi başladı şimdi ne oldu bilemiyoruz diyorlar.

Bir ilişkiniz varken ya iyi ya da kötü hissedersiniz. İlişki içinde kendimizi iyi hissettiğimizde her şeyi olumlu görürüz. Bu istendik bir durumdur.

      Çiftin ilişkisi aynı banka hesabı gibidir. Ya artıdadır ya eksidedir. Eğer ilişkiniz artıdaysa partnerinizle işbirliği, güveni, sevgi, anlama, anlaşılma gibi hoş duyguları yaşarsınız. Bu ilişki hesabınızın artıya doğru gittiğini gösterir.
      Eğer partneriniz sizi görmezden geliyorsa, sizi eleştiriyorsa ya da güvenmiyorsa ya da hep suskun kalıyorsa ilişki hesabınız eksiye doğru gidiyor sinyalidir. Pozitif hesabınız ne kadar yüksekse ilişki hesabınız o kadar iyi demektir.
      İlişkinin niteliği fiziksel semptomların oluşmasına neden olabilir. Kötü ilişkide tansiyon çıkar. Siniriniz bozulur. Bu noktada kişi kendine dönüp acaba kendimi sakinleştirebiliyor muyum? diye sormalıdır. Kişiler aile evlilik krizinde kendilerini sakinleştiremezlerse bazen algıları bile değişebilir. Sorunlu bir ilişkide kişi olumsuz hisseder içten ve çok derinden bir acı çeker. İşte bu noktada pek çok şey değişir. Burada partnerinizin algılaması da negatife döner. Dolayısı ile eşinizin olumsuzluğundan mutlaka etkilenirsiniz.
      İlişkide bir bozulma olduğunda daha önce nötr olan şeylerde olumsuzluğa dönüşür. Olumlu hisler hissedilmez olur. Olumsuz duygular depresyon durumunda artar.
Çiftler ilişkilerini sürekli olumsuz olarak düşünüyor ve görüyorsa bu boşanmaya kadar gidebilir.

      Çiftler ilişkilerinde neyi değiştirebiliriz neyi değiştiremeyiz diye düşünmelidir. İletişimi olumsuzdan olumluya çevirmek her çift için çok şey ifade eder. Çiftler olumlu etkileşim, olumlu cinsellik ve olumlu faaliyetler geliştirerek ilişkilerinde koruyucu faktörleri oluşturabilirler.
      Genel olarak çiftler terapiye gelmede geç kalıyorlar. Sorunlar iyice kötüleşince değiştirmek zorlaşıyor. Bu nedenle koruyucu bir önlem olarak çiftler ilişkinin her aşamasında yardım almalıdırlar. Çoğu zaman çiftler evlilik terapisi için baş vurduklarında geç kalınmıştır. Bu durumun oluşmaması için evlilik öncesi danışma, küçük çocuklar,aile, ergen sorunları, ilişkiyi canlandırıcı müdahaleler gerektiğinde yapılmalıdır. Her şeyin daha iyi yapılma yolları olduğu gibi evlilik ilişkisinde de çiftlerin mutlaka daha iyi bir ilişkiye sahip olabilmeleri için daima birbirlerine daha iyi davranıp memnun etmelerinin bir yolu vardır . Evlilik terapisi sorunlu ilişkilerde çiftlerin daha iyi bir şeyler yapmalarına yardımcı olur.
      Sorunlu ve mutsuz evliliklerin en önemli sonuçlarından biri çift ya da aile üyelerinden birinin depresyona girmesidir ; İşin daha kötü kısmı ise depresyonunun zaten iyi gitmeyen evlilik ya da aile ilişkilerini daha da kötüleştirmesidir.

Peki depresyon evlilik ilişkilerini ve aile ilişkilerini nasıl etkiler?


      Çift üyelerinden biri ya da ailenin fertlerinden biri yukarıda sözü edilen sebeplerle bir kez depresyona girdiğinde çift ilişkisindeki dinamik negatif yönde değişir.
Birinci olarak diğer çift üyesi ya da diğer aile bireyleri(çocuklar, ergenler) stresli olmaya başlar.

      İkinci olarak tüm aile üyelerinin bireysel sorunları ya da çiftin etkileşimsel güçlükleri yani günlük olağan sorunları gözlerinde iyice büyür. En kötüsü bu yetmiyormuş gibi sanki bu olağan güçlükler onlara hiç çözülmeyecek problemler gibi görünmeye başlar.
Üçüncü olarak çift üyelerinden depresyonda olmayan birey diğerine yardım etmek için bütün çabalarının hiçbir işe yaramadığını gördüğünde mevzi kaybeder. İlişkideki gerilim iyice tırmanır.

      Dördüncü olarak depresyondaki kişiye yardım etmeye çalışan aile bireyleri kendilerine bakarak kendilerinin yetersiz ve güçsüz olduğunu düşünmeye başlarlar. Böylece bireysel dinamiklerinde de sıkıntı yaşamaya başlarlar.
      Beşinci olarak depresyondaki bireyler, depresyon dönemi ile depresyon öncesindeki ilişki ve etkileşimin niteliğine bakmaksızın eşini/partnerini ve diğer aile bireylerini olumsuz bir şekilde görmeye başlar. Ayrıca kendilerini de mutsuz ve umutsuz görme eğilimindedirler. Enerji düzeyleri düşer. İçe kapanabilirler. Sorunlarının hiç çözülmeyeceğini düşünürler. Bu duygular depresyondaki kişide çok hassas bir duygulanım durumu oluşturur. Bu hassas duygulanım durumu kişiyi kırılgan, incinmiş, anlaşılmamış, değersiz hissettirir. Bu duygu modunda olan kişi eleştiriye ve kişiler arası ilişkilere karşı son derece hassas ve sinirli biri haline gelir. Dolayısı ile depresyon diğer çift üyesi başta olmak üzere diğer aile bireyleri üzerinde stres yaratır.
      Altıncı olarak depresyon en çok da çift üyesi arasında sıkıntıya yol açar. Çünkü depresyon enerji ve ilgi yitimi dolayısı ile kişinin evlilik ve aile içindeki rollerini yerine getirmesini engeller. Böylece çiftin üyeleri arasında ister istemez rol değiş tokuşu gündeme gelir.Rollerin değişmesi genellikle rol çatışmalarına neden olur. Hatta bunlarla baş etmek için eş kendi ihtiyaçlarından feragat etmek zorunda kalabilir. Bu da onların giderek kendilerini tükenmiş hissetmelerine neden olur. Bu da depresyondaki eşin olumsuz iletişim ve yapıcı olmayan davranışlarını onun kişilik yapısına bağlama hatasını yapmalarına zemin hazırlar.

      Çiftin çocukları varsa aile tablosu daha da karmaşık bir hal alır. Çocuklar ebeveynlerinde olan olumsuzluklarından genellikle kendilerini sorumlu tutma eğilimindedirler. Diğer ebeveynde depresyon etrafında örgütlendiğinden çocukların duygusal, sosyal ihtiyaçları hatta beslenme gibi fiziksel ihtiyaçları ihmal edilme tehlikesi ile karşı karşıya kalır. Bu da onların kendilerini değersiz ve yetersiz hissetmelerine dolayışı ile özgüven sorunlarına zemin hazırlar. Çocukların ihtiyaçları sürekli olarak karşılanmamaya başlayınca onlarda kendi dertlerine göre semptomlar geliştirerek bu ihmale kendilerine göre gerekli cevabı vermiş olurlar.
      Bu semptomlar davranış problemleri,okul başarısızlığı vb. şekillerde kendini göstereceği gibi daha ince ayar spesifik belirtilerde kendini gösterebilir. Hatta çocuğun gösterdiği belirtisel davranışlar gören göz ve işiten kulak için çoğu zaman ebeveynleri için bir yardım çağrısı niteliğindedir.

      Görüldüğü gibi depresyon bağlamı çift ilişkisine zarar vererek kızgınlık ve olumsuz eleştirileri artırarak çift ilişkisini zorlamaya başlar.
      Kısacası eşinizi ve diğer aile üyelerinin ve de kendinizin depresyona girmesini istemiyorsanız eşinize ilgi gösterin, sevgi gösterin onu umursadığınızı hissettirin ,onu dinleyin ve onun bakış acısını anlamaya çalışın. Katılmasanız da onun fikrinin de bir bakış açışı olduğunu vurgulayın. Eşinizi suçlamayın,eleştirmeyin.

TEDAVİ

      Bir çift terapistinin çift problemleri ile uğraşırken her zaman depresyonda olan bir eşle karşılaşma olasılığı vardır. Hatta bu olasılık hatırı sayılır derecede yüksektir. Terapist böyle bir durumla karşılaştığında ilk yapacağı şey depresyonu kendi bağlamı içinde değerlendirmesi olmalıdır. Yani depresyon aile bağlamı içinde değerlendirilmelidir. Çift ilişkisi bağlamı ya da aile bağlamı içinde depresyonu değerlendirmek terapiste bir perspektif sunar. Bu bağlamda yapılan çift terapisi ya da aile terapisi depresyonun çift-aile sorunlarına bir tepki olarak ortaya çıkıp çıkmadığını aile sorunlarının mı daha önce başladığını ya da depresyonun mu daha önce başladığını ya da hem çift sorunlarının hem de depresyonun eş zamanlı olarak başlayıp birbirini tetikleyen bir sarmal olarak işlev görüp görmediklerini çift ya da aile değerlendirmesinde hızlıca ve net olarak görmesini ve gereken müdahalelerin yapılmasını sağlar.
      Çiftin ilişkilerini iyileştirmeyi amaçlayan çift terapisi depresyondaki bireyleri ve diğer aile fertlerini depresyon semptomunun olumsuz etkilerinden koruyarak çiftin nefes almasını sağlar.

      Depresyon tedavisinde evlilik terapisi etkili tedavi seçeneklerinden biridir. tekrar etmeyi önleme ve evlilikte ilişki kalitesini artırarak ilişkideki memnuniyeti sağlamak temel amaçtır.
      Genel olarak depresyonun çift ya da aile üzerindeki etkisi bir çok faktöre göre şekil değiştirir. Örneğin ailelerin hangi yaşam döngüsü evresinde olduğu yeni evli çift, küçük çocuklu aile vb. ya da depresyondaki bireyin gelişimsel dönemi çocuk, yetişkin, ergen vb. ya da anne, baba, kardeş vb.pozisyonlarına göre değişir. Annenin ya da babanın depresyona girmesi aile ilişkilerini en fazla etkiler.
      Depresyonda etkili tedavi seçeneklerinden biri olan aile terapisi aile danışmanı rehberliğinde hem depresyonda olan aile üyesinin hem de diğer aile üyelerinin birbirlerinin duygularını anlamaları, kendi duygularının anlaşılması ve gereken yardım ve bakımı almaları için bir olanak sağlar.
      Evlilik ya da aile terapisi birbirleri ile karşılıklı etkileşim halinde olan aile üyelerinin birbirlerine ilgi ve sevgi göstermelerine birbirlerini umursamalarına onaylamalarına ve dolayısı ile olumlu evlilik ve aile ilişkileri geliştirmelerine olanak sağlar .
      Depresyon eşler arasındaki etkileşimin kalitesini etkiler. Yukarıda da belirtildiği gibi çift ilişkisinde kadınların depresyona girmeleri daha yaygındır ve depresyon çift ilişkisini kendi özel çekim alanına çiviler.

      Evlilik terapisinde terapist çiftlerin olumlu iletişim, olumlu cinsellik ve olumlu faaliyetler geliştirerek çift ilişkilerini yeniden inşa etmelerine rehberlik eder. 

Shu. Güldane KAVGACI
Aile ve Evlilik Terapisti &Cinsel Terapist